Teknolojinin gelişmesiyle sinema kültürü artık LCD ekranların içine girmeye başladı. Bilet alıp bir filme gitmektense, üyelik alıp bir platformdan istediği türde yapımları izlemek artık insanoğlu için çok daha kolay geliyor.
Son yıllarda dijital medya, toplumsal yaşamın her alanına etki eden önemli bir güç haline geldi.
Bu dönüşümün öncülerinden birisi Netflix.
Dünyanın dört bir yanındaki izleyici kitlesine hitap eden dijital platformlardan biri olarak, özellikle Türkiye'de ilginin en büyük sahibi.
Ancak, Netflix'in Türkiye'deki varlığı sadece eğlence ve kültürel çeşitlilik anlamında bir yenilik getirmemiş, aynı zamanda bazı toplumsal, kültürel ve hatta siyasi tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda Netflix, Türk halkının bir tür "imtihanı" haline gelmiş, birçok farklı perspektiften ele alınan bir konu olmuştur.
Netflix, 2016 yılında Türkiye'ye resmen giriş yaptıktan sonra hızla popülerlik kazandı.
Platformun sunduğu içerik çeşitliliği ve bir çok yapımın sosyal medyadan bilinç altımıza yerleştirmeyi başardığı PR çalışması bu platformu popüler kıldı.
1 sinema bileti fiyatına yıllık üyeliklerin yapıldığı ve 2-3 ayrı noktadan aynı anda izlenilebilme gibi kolaylıklarla da zaten ekonomik zorluklar içerisinde olan Türk izleyicisini etkileyen Netflix’in içeriklerinde yer alan bazı unsurlar, özellikle aile değerleri, ahlaki normlar ve toplumsal algılar konusunda yapı taşlarını yerinden oynattı.
Türkiye'deki bazı izleyiciler, platformun içeriklerini 'aile yapısına zarar veren' unsurlar barındırmakla suçladı ki sonuna kadar haklı. Çeşitli dizilerdeki cinsel temalar, şiddet, uyuşturucu kullanımı ve LGBTQ+ temalarına olan vurgu, aslında Türk ahlakına vurulan büyük bir darbe oldu. Eskiden öpüşme sahnelerinde kanal değiştiren ebeveynler, artık neredeyse +18 sahneleri bile aile filmi kategorisinde izler hale geldi.
Zaten, gençlerin ve ergen kardeşlerimizin de bu platforma kolay ulaşır olması, bu yapımları da istedikleri an istedikleri yerde izlemelerine kolaylık sağladığı için, ahlaki değerlerde de bazı değişimler, esnemeler boy gösterdi.
İşte Türkiye’deki izleyicilerin, yalnızca kendi kültürlerine ait yapımlarla sınırlı kalmadan, dünya çapında popüler olmuş dizileri ve filmleri izleyebiliyorken, artık cinselliğin ya da şiddetin olmadığı bir yapım göremez olması da bu esnemelere kolaylık sağladı.
Bu durum, kültürel çeşitliliği teşvik ediyor gibi gözükse de, geleneksel değerleri savunan Türk halkının iskelet yapısına darbe vurdu.
Netflix’in sunduğu içeriklerin Türkiye’nin kültürel bağlamını anlamadığını, toplumsal yapıyı olumsuz etkileyebileceğini savunsa da. özellikle gençler arasında Netflix’in etkisi, batılı yaşam tarzlarının taklit edilmesi ve toplumsal değerlerden sapma olarak öne çıktı.
Netflix’in Türkiye’deki izleyici kitlesi üzerinde yarattığı en büyük etki ise, az önce de belirtmeye çalıştığım aile yapısına dair değişim oldu.
Türk toplumunda aile, oldukça merkezi bir yere sahiptir ve toplumsal normlar, aile içindeki bireylerin rollerini belirlemede önemli bir etken oldu. Netflix'in bazı dizilerindeki cinsel özgürlük, kimlik arayışları, eşcinsel ilişkiler ve farklı yaşam tarzlarına dair vurgular, geleneksel aile yapısını savunan Ataerkil toplumca "zararlı" olarak değerlendirilmekte. sağ kesimin büyük çoğunlukta olduğu ülkemizde, bu tür içerikler, toplumda muhafazakâr görüşlere sahip bireyler için de ciddi bir rahatsızlık yarattı.
Elbette daha liberal bakış açılarına sahip bireyler ise Netflix’in çeşitliliği ve özgürlük anlayışını savunmaktadır.
Netflix'in Türkiye'deki içeriklerinin, devletin sansürleme uygulamalarına tabi tutulması da başka bir tartışma alanı oluşturmuştur.
Bazı içerikler, Türkiye'deki izleyicilere sunulmadan önce belirli bir denetim sürecinden geçiyor, bazı içerikler ise tamamen platformdan kaldırılabiliyor. Bu durum, bazı kesimlerde platformun içeriği sansürleme anlamında bir baskı aracı olarak kullanıldığı görüşünü doğurmuştur.
Diğer yandan, Netflix’in kendisini kültürel çeşitliliğin savunucusu olarak konumlandırması, platformun bir kültürel çatışma kaynağı olmasına rağmen, aynı zamanda toplumsal çeşitliliğin ve farklı görüşlerin bir arada var olabileceği bir alan sunduğunu da gözler önüne seriyor.
Netflix ya da diğer sosyal medya platformu karşıtı gibi bir yazıyla karşınıza çıkmış olabilirim. Sinemaya da Netflix'e de zaman ayıran birisi olarak söylüyorum ki, bu böyle değil.
Ama kaçımız, kaç yapımı gerçekten ailelerimizle izleyebiliyoruz, bir düşünelim.
Ve esas temaya gelecek olursak, modernleşme adı altında mutaassıp ve hala ahlaki değerleri tam olarak yıkılmamış Anadolu insanının, tabularını yıkmak için hazırlanmış bir proje olarak gördüğüm dijital platformlarla imtihanımız bundan 10 yıl sonra güzel ülkemin, samimi ve içten halkında başlatacağı erozyon ise maalesef ki beni korkutuyor.