Gün geçtikçe değişiyoruz.. Geçmişimizden kopuyor, örf ve ananelerimizden uzaklaşıyoruz.. Ahlakımızı yitiriyoruz..

Utanma duygumuzu, pişkinliğe bırakıyoruz.
El alem denen, bizleri zapturapt altında tutan çekinceleri artık rahatlıkla yok sayıyoruz.

Ne demiş Hz. Ali, ''Ahlak’ın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır bekleme''
Ve biz giderek bozulan bu toplumdan hayır bekliyoruz..

Artık zenginin zengin olmasının altında çok çalışmak yatmıyor. Haram lokma yatıyor. Garibanın, fukaranın, öksüzün-yetimin hakkını yemek yatıyor.
Neredeyse artık hırsızlık övünülecek bir hal almış.

İşte böyle bir durumda da, Arsız güçlü olunca, haklı güçsüz oluyor!

Bunca kamu spotuna yer verip, okuyanların vicdanına dokunabildiysem;
Biraz da yazımın baş kahramanı Erdal Ailesi'nin iki ferdinin vicdanına dokunma gayretine gireyim.

Çok değil daha 29 Ekim akşamı Valilik Resepsiyonu'nda görmüştüm, beni görmezden gelmeye çalışan Murat Erdal'ı..
İngiltere görmüş, İngiliz eğitimi almış, düzgün ve elit Murat Erdal'ı..
O gün bu yazının hazırlıklarını yaptığım için, onun göğsünü kabarta kabarta protokolde gezişini gıpta ile izlemiştim.
Ne de olsa, İngiltere'de eğitim almış adam bir başka oluyordu.

Sahi o yüzden Kayseri Otelciler Derneği başkanı olmadı mı bu zat-ı şahane?
O yüzden, kendini Kayseri'de halktan, bırakın köylüsünü Kayseri'nin yerlisinden bile üstün görmedi mi bu zat-ı muhteşem?
İşte o zat-ı Akdes, Kayseri ile adeta dalga geçti.

Otelinin yanına kaçak inşaat yaptı, imar barışından faydalandı. Yetmedi, imar barışına soktuğu inşaata bir de ek kaçak alan daha yaptı.
2 Yıl böyle böyle, bu halkın aslında hakkını gasp etti!
Ve ortaya çıkınca da, ''Pardon'' bile demeyip, ''Ne var şu kadarcık yer fazlaysa'' dediği geldi kulağıma.
O kaçak alanı yıkmamak için direndi de direndi.
Hala da direniyor.

Yetmedi; yasaları hiçe sayarak kafesine uygunuz kapı açtı.
Ben yazdım, belediye çalışanları uyarmaya gitti. O kapattı.
O geri açtı, ben geri yazdım, belediye ekipleri ihbar kabul edip yine gitti kapattırdı.

Beyimiz bundan rahatsız oldu.
Beni mahkemeye verdi. Yaptığı kaçaktan ötürü vatandaşın hakkını gasp ettiğinden pişman olmaktan değil de, itibarının zedelendiğinden gitti mahkemeye.

Haaa !
O zamana kadar da, araya sokmadığı hatırlı kişi kalmadı.

O günde dedim, bugünde diyorum.
FİER ARTIK BENİM ŞAHSİ MESELEM..

Ve işte o şahsi meselemin yeni bir kanun tanımamazlığı daha ortaya çıktı.
Adamlar koskoca 2 yılda 54 düğün yaptık diye ibrada bulunmuş. 
Devlet bunu yememiş, araştırmış 36 ibra edilmemiş, vergisi kaçırılmış düğün bulmuş.
Ve kesmiş cezayı.

Fakat bu durum da beni tatmin etmedi.
1 Ocak 2023'ten 31 Ağustos 2024'e kadar nasıl olurda Fier'de 90 düğün olabilir.
Bunun nişanı var, sünneti var, kutlaması var, toplantısı var..
Var da var..

Bana çok mantıklı gelmedi bu sayı.
Mahalle arası düğün salonlarının 1-2 ayda ulaşabildiği sayıya nasıl olurda, Fier gibi bir yer 20 ayda ulaşıyor diye düşünürken, 54 beyanlı düğün ve 36 beyan etmediği için devletin yakaladığının dışında bende kolları sıvamaya karar verdim.

Çevremde, düğünü, nişanı, toplantısı ve sünneti Fier'de olanlara haber saldım.
Davetiyecilerden, YER: Fier Otel Güneş/Ay/Yıldız Balo Salonu yazılı davetiyeleri toplattım, toplatıyorum..

Ve esas bomba..
Eğer ki, bende de listesi bulunan 54 beyan edilen organizasyonun dışında devletin yakaladığı o 36 kişiden farklı 1 isim dahi bulursam işte o zaman görelim bakalım neler olacak.