Böl-Parçala-Yönet..
Bir strateji biçimidir.
Bunu yakın tarihte en iyi yapan isim Süleyman Hurma idi.
Ondan sonra bunu kim denediyse, asla üçünü birden yapamadı.

Kaldı ki, çokta yapan olmadı. Deneyen olduysa da, denemekle kaldı.
Başaramadığı için göze çarpmadı.
Taa ki, Ali Çamlı'ya kadar..

Süleyman Hurma döneminde bi şekilde Kayserispor'un içinde olan ve anlaşılan ala ala Hurma'nın bu yönünü alan mevcut başkan Ali Çamlı, şimdilerde bunu deniyor.

Kendi kurmadığı takımın, kendi bulmadığı parasıyla, kendi getirmediği hocaların başarısı ve kendi transfer etmediği oyuncuların gölgesinde..
Takım biraz başarılı olduğunda, tüm bunları kendi yapmış gibi başlıyor böbürlenmeye.
Başlıyor atara gidere.

Belki sonuçlara olmuyor bu afra-tafraların ama, şehri bölmeye büyük etkisi oluyor.

Zat-ı şahaneleri bir din adamı olması münasebetiyle olsa gerek, ''Fitne-fücur'' denilince bir anda paspasın altından çıkar gibi adı çıkıyor öne!

Kayserispor'u ileriye götürmeye çalışırken, gerileten belki de Kayserispor tarihinin en kötü başkanı olma yolunda da emin adımlarla ilerliyor.
En basiretsizi ve belki de çapı en az ölçekli olanı olma özelliğini ise daha şimdiden ele geçirdi.

En çok eleştirenlerden birisi olsam da bu kulüp Recep Mamur gibi, hafızam yetmese de Haymanalı gibi ne isimler gördü.
Kısa bir bayrak yarışı için atama yapılarak getirilen yöneticilerde gördü.
Belediyenin, kulüp sahipsiz ve başkansız kalmasın diye kendi içinden görevlendirdiği daire başkanını da gördü.
Ama yine söylüyorum..

Tarihin gördüğü en çapı yetersiz başkan bence Ali Çamlı oldu.

O çok eleştirdiği ve aslında diline dolandırdığı konuların yarısından fazlasında parmağı olduğu halde safa yattığı olayların baş mimarı Berna Gözbaşı bile, kadın haliyle kat be kat daha geniş bir öngörüye sahip.
Birleştirici ve annelik misyonuyla hareket ettiği bir hali vardı.

Din adamı Ali Çamlı'nın neyi var?

Artık sadece spor kamuoyunu değil tüm kenti bir birine düşürebilecek kibiri var.
Ukalalığı var.
Seviyesiz ve kalitesiz bir jargonu var.
Bir kadına, hem de daha bir kaç ay öncesine kadar ''Kızım'' dediği, ''Bacım'' dediği bir kadına karşı kullandığı cümleleri var.
Taraftarın önüne atmaya çalıştığı, ''Ben iyiyim, benden önceki kadın kötü'' algısıyla hareket ettiği bir yöntemi var.
Kayserispor 7-8 hafta kötü gidince istifa sinyalleri verip kaçmayı planlayan, ama takım biraz toparlayınca yeniden havalara giren bir hali var.
Yaptığı onca saçma hareketi varken, sırf Kayserispor için susan Kayseri medyasını bile bir birine düşürmeye çalışan ahlakı var.

Başta da dediğim stratejinin sadece ''Böl'' tarafını uyguladığı bir anlayışı var.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ve MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy'un büyük gayretleriyle yeniden ayağa kalkan Kayserispor'u bir kavganın içine çekme çabası var.

Var oğlu var.

Her şey var da, maalesef benim nazarımda Kayserispor'a başkan olacak becerisi ve yetisi yok.
Çapı yok demek olmaz belki ama eski başkanlarla kıyaslandığında ilk 10'da da yeri olmaz.

Ve bu yetersizliğiyle sadece böldüğü şehrin, bugün değilse yarın enkazı altında kalacağını anlayacak kadar öngörüsü de yok.
Kendi getirmediği Burak Yılmaz'ın imza töreninde sırf takım kötü gidiyor, ''Beni eleştirmesinler'' düşüncesiyle uzattığı Zeytin Dalını şimdi kendisi kırıyor.

Yine duramamış çıkmış, ''sezon sonu her şeyi açıklayacağım'' demiş.

Eyyy Başkan..
Sezon sonuna bırakma, şimdi açıkla da çapını görelim.
Birilerine gözdağı vermek için haftalar sonrası için birilerine, bir yerlere mektup yazma..

Biz 40 kişiyiz. 40'ımızda seni çok iyi biliyoruz..